Ana Sayfa Blog

Besleyici bir kahvaltı şart

0
Besleyici bir kahvaltı şart!..
Lunchbox with dinner and stationery on pink wooden background

Besleyici bir kahvaltı şart!.. Sabri Ülker Vakfı, bağışıklığı desteklemeye yönelik beslenme düzeninin oldukça önemli olduğunu açıkladı.

Besleyici bir kahvaltı şart!..  Okullarda yüz yüze eğitimin devam ettiği şu günlerde çocuklarda özellikle mevsim geçişine bağlı grip ve soğuk algınlığının sıklığı artabilir. Mevsim geçişine bağlı grip ve soğuk algınlığının yanı sıra COVID-19 salgınının da devam ediyor olması okul dönemi çocuklarının beslenmesini daha önemli bir noktaya taşıyor. Sabri Ülker Vakfı, özellikle bu dönemde bağışıklığı desteklemeye yönelik bir beslenme düzeninin sağlanmasının oldukça önemli olduğunu vurguluyor.

Okul çağı dönemi hem fizyolojik hem psikolojik hem de sosyal gelişimin hızlı olduğu bir dönemdir. Bu dönemde yaşam boyu devam edebilecek davranışların büyük ölçüde kazanıldığı göz önüne alındığında çocuk ve gençlere sağlıklı beslenme ve yaşam biçimi alışkanlığının kazandırılması, sağlıklı yaşam bilincinin devamlılığı ve yetişkinlikte hastalıklarının önlenmesi açısından önem taşıyor. Çocukları Corona virüs ve diğer hastalık etkenlerinden korumak için alınabilecek en iyi önlem çocukların bağışıklıklarını desteklemekten geçiyor.

Besleyici bir kahvaltı

Kahvaltı gece boyu açlıktan sonra ilk enerji alımının gerçekleştiği öğün olması sebebiyle oldukça önemli. Okul günleri, çocukların bu öğünü atlaması sıkça görülen, hatalı bir beslenme davranışı olarak karşımıza çıkıyor. Yapılan çalışmalarda 3-11 yaş arası çocukların vücuda aldığı oksijenin yüzde 50’sinin beyin tarafından kullanıldığı belirtiliyor. Sağlıklı bir kahvaltı öğünü ile birlikte çocukların okul içi başarıları ve ders konsantrasyonları arttığı biliniyor. Beynin enerji kaynağı olarak glikozu kullanması nedeniyle okul çağı çocuklarında öğün atlanmaması önem taşıyor. Okul dönemi çocuklarının beslenmesinde dikkat edilmesi gerekenler şu şekilde;

  • Protein kalitesi yüksek olması sebebiyle çocukların kahvaltılarında 1 adet yumurta bulunması,
  • Kahvaltılarında süt grubundan bir besinin bulunması,
  • Enerji değeri yüksek ve sağlıklı yağlar içeren fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumların günlük öğünlerinde bulunması,
  • Farklı çeşitlerde, mevsimine uygun meyve ve sebzeleri tüketmeleri,
  • Kahvaltılarının tam tahıl grubu besinler ile zenginleştirilmesi
  • Kahvaltıya teşvik edebilmek için tercih edebilecekleri seçenekler sunulması.

Sağlıklı beslenme, çocukların obezite, tip 2 diyabet, kanser, osteoporoz, demir eksikliği ve diş çürükleri gibi sağlık sorunlarını geliştirme riskini de azaltan en önemli önleyici tedbirlerden birisidir.

Fiziksel aktiviteyi ihmal etmeyi

Önemli faktörlerden bir diğeri ise sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivitenin sağlanmasıdır. Fiziksel aktivite vücudun hastalıklara karşı daha dirençli olmasını destekliyor. Bunun yanı sıra özellikle büyüme ve gelişme döneminde olan okul çağı çocuklarında kas-iskelet sisteminin gelişmesine de yardımcı oluyor. Özellikle kardiyo-solunum fonksiyonlarının gelişimi, kas gücünü, kas dayanıklılığının desteklenmesi için fiziksel aktivite oldukça önem taşıyor. Bu yüzden çocukların ekran süresi sınırlandırılıp, fiziksel aktiviteye yönlendirilmesi öneriliyor.

Yeterli uykunun faydaları 

Çocukların bağışıklık sisteminin kuvvetli olmasını etkileyen faktörlerden bir diğeri de uykudur. Yeterli uyku çocukların genel sağlığına katkıda bulunurken, konsantrasyonlarını ve akademik başarılarının arttırılmasına da yardımcı oluyor. Yeterli uykuyu alamayan çocukların obezite, tip 2 diyabet gibi sağlık sorunları ile karşılaşma riski artabiliyor. Amerikan Uyku Tıbbi Akademisi (AASM) çocuklar ve ergenler için uyku süreleri için 6-12 yaş arasındaki çocukların günlük 9-12 saat uyumasını, 13-18 yaş arasındaki çocukların ise günlük 8-10 saat uyumasını öneriyor.

Karbonhidratlı gıdalar tüketilebilir mi?

0
Karbonhidratlı gıdalar tüketilebilir mi?

Karbonhidratlı gıdalar tüketilebilir mi? Uluslararası Diyabet Federasyonu verilerine göre; dünyada 2045 yılı itibariyle yaklaşık 700 milyon diyabetli hasta olacağı öngörülüyor.

Karbonhidratlı gıdalar tüketilebilir mi? Uluslararası Diyabet Federasyonu verilerine göre; dünyada halen ortalama 463 milyon diyabetli hasta yaşıyor ve bu rakamın 2045 yılı itibariyle yaklaşık 700 milyona yükseleceği öngörülüyor. Avrupa’da 20-79 yaş arasında en fazla diyabetli kişilerin bulunduğu ülkeler arasında, Türkiye 6 milyondan fazla diyabet hastasıyla, Rusya ile Almanya’dan sonra 3. sırada yer alıyor.

Ülkemizde yapılan TURDEP-II çalışmasına göre; tarama yapılan ve diyabet tanısı alan kişilerin yaklaşık yarıya yakını hasta olduklarını da bilmiyor! Bunun nedeni ise diyabetin yıllarca belirti vermeden sinsice ilerleyen bir hastalık olması. Dolayısıyla tanı konulduğunda en az 5-10 yıllık geçmişi olduğu varsayılıyor. Diyabetin başlangıçta şikayet oluşturmaması da tanı zamanına kadar geçen sürede hastada önemli komplikasyonların gelişmesine yol açabiliyor!..

Uzmanlar, erken tanı konulduğunda ve tedaviler aksatılmadığında ise hastaların son derece normal ve komplikasyonsuz bir yaşam sürebileceklerini belirtiyor… Uzmanlar tarafından, risk faktörü olmayan kişilerin 45 yaşından sonra her 3 yılda bir diyabet için değerlendirilmek üzere hekime başvurmaları gerektiği kaydediliyor. Diyabet hakkında toplumda doğru olduğu düşünülen 8 hatalı bilg üzerine uzmanlar, önemli önerilerde bulundu…

Diyabet ileri yaştaki kişilerde görülür…

Doğrusu: Yaygın inanışın aksine, diyabet sadece ileri yaşlarda değil, genç yaşlarda, hatta çocuklarda bile gelişebiliyor. Tip 2 diyabet daha çok genetik yolla geçen, ileri yaşlarda ortaya çıkan, hatalı beslenme ve kiloyla ilişkili olan bir diyabet türü. Ancak ülkemizde obezite sıklığının artmasıyla birlikte tip 2 diyabet daha erken yaşlarda, gençlerde, hatta çocuklarda dahi tespit edilebiliyor. Genetik geçişi çok zayıf olan ve mutlaka insülin tedavisi gerektiren bir diyabet türü olan Tip 1 diyabet ise daha çok çocukluk-ergenlik dönemlerinde oluşuyor.

Diyabetli kişiler spor yapamaz… 

Doğrusu: Diyabet hastalarının her türlü sporu yapabileceklerine dikkat çeken uzmanlar, “Hatta dünya çapında çok ünlü şampiyon sporcular bile var. Spor yapmak, düzenli egzersiz yapmak hastalarda kan şekerini düşürerek tedaviyi kolaylaştırıyor. Ancak unutulmamalı ki diyabetli kişiler spor yapmaya başlamadan önce diyabet tedavilerini yöneten doktorları, gerekirse kardiyoloji ile göz uzmanı tarafından değerlendirilmeli ve kendilerine uygun spor programı açısından yönlendirilmeli, tedavileri düzenlenmeli” diye açıklama yaptı.

Hamile kalmaları sakıncalı…

Doğrusu: Diyabeti olan hastalar, kan şekerleri düzenlendiğinde hamile kalabiliyor ve son derece sağlıklı çocuklar doğurabiliyorlar. Ancak annenin diyabeti hamilelikte çocuğa geçmese de, bu süreçte kötü yönetilmiş bir diyabet ise bebekte doğum sonrası şeker düşmesi ve sarılık gibi bazı komplikasyonlara ya da annede gebelik tansiyonu, erken veya zor doğum gibi bazı ciddi tablolara sebep olabiliyor. Hamilelik öncesinde ve hamilelik boyunca şekerin düzenli takip edilmesi durumunda ise hem bebekte hem de annede komplikasyon gelişme riski oldukça düşük oluyor.

İnsülin tedavisi bebeğe zarar verebilir… 

Doğrusu: Uzmanlar, “Hamileyken diyabet için en uygun tedavi insülin tedavisidir. İnsülin plasentadan bebeğe geçmez, anneye ve bebeğe bir zararı olmaz” diye görüş bildiriyor.

Karbonhidratlı gıdalardan uzak durulmalı… 

Doğrusu: “Sadece şekerli gıdalardan uzak durarak diyet yapmak doğru değildir. Karbonhidratlar ve yeterince yağ ile proteinden oluşan dengeli bir diyet önemlidir” uyarısında bulunan uzmanlar, “Sağlıklı diyetin taze sebze-meyve, lifli gıdalardan zengin olması bekleniyor. Ayrıca glisemik indeksi düşük, kaliteli liften zengin karbonhidratların tüketilmesi hastaları kan şekerindeki ani değişimlerden koruyor ve tok tutuyor. Kaliteli karbonhidratlar ayrıca sindirim sitemi ile bağışıklık sistemi için de faydalı oluyor” diyerek açıkladı.

Diyabet cinsel hayatı bitiriyor… 

Doğrusu: Diyabetik hastaların kan şekerleri beklenen-normal aralıklarda seyrettiği sürece cinsel fonksiyon bozukluğu olması beklenmiyor. Hastaların cinsel hayatları normal bir şekilde devam edebiliyor.

İnsülin bağımlılık yapar… 

Doğrusu: İnsülin; organlarımızın ve hücrelerimizin hayatta kalmaları-beslenmeleri için ihtiyaçları olan glukozu almalarını sağlayan, pankreastan salgılanan bir hormon. Uzmanlar, insülinin bağımlılık yapma özelliği olmadığını belirterek, “İnsülin eksikliğinde dışarıdan insülin verilmesi gerekiyor. Yine tip 1 diyabet, organ yetmezliği, ameliyat dönemi ve hamilelik gibi bazı özel durumlarda insülin tedavisine ihtiyaç duyulabiliyor. Bazı hastalarda diyet ve egzersizin eşlik ettiği ilaçlarla metabolik iyileşme ve kilo verme sonrasında insülin tedavisi kesilerek diğer tedavilere geçilebiliyor. Ancak hekim önerisi olmadan hastaların kendi kendilerine insülin tedavilerini asla kesmemeleri gerekiyor” diye konuştu.

Doğal balda-pekmezde, nar ekşisinde ve erik ile yeşil elma gibi ekşi meyvelerde şeker yoktur. Kan şekerini yükseltmezler…

Doğrusu: Balda-pekmezde, nar ekşisinde ve ekşi meyvelerde şeker vardır. Dolayısıyla kan şekerini yükseltirler.

Öğüne salata ile başlayın!..

1

Öğüne salata ile başlayın!.. Fit ve bağışıklığı güçlü bir bedene sahip olabilirsiniz… Mevsimsel hastalıklara karşı bağışıklığı güçlendirin.

Öğüne salata ile başlayın!.. Fit bir görünme sahip olurken bağışıklığın da güçlendirilmesi ihmal edilmemelidir. Kişilerin, kalori hesabı tutup, diyet yaparken direkt olarak herhangi bir besinden mahrum kalması sıklıkla yapılan hataların başında gelmektedir. Hem doğru beslenme şekli hem de mevsimsel oluşabilecek hastalıklara yönelik vücut bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi şart. Formda kalarak, bağışıklık sisteminizin daha güçlü olması için uzmanların tavsiyeleri şöyle… 

Yumurta formda tutar

Kişinin tüketebilecek gıdalar, testler ve incelemelerden sonra belirlenmeli. Bu aşamada mikrobiyom analizi önemli. Ayrıca Glukoz, Laktoz ve Lektin yine dikkat edilmesi mühim noktalar arasında yer alıyor. Ama özellikle bir gıda var ki, genel gıda tüketimine dahil edilebiliyor. Bu, yumurtadır. Yumurta doyurucu ve formu korumaya yardımcı sağlıklı bir besin.

Akdeniz diyeti

Formda kalmak veya zayıflamak için bedeni değil, yağ hücrelerini aç bırakmak gerekiyor. Hücrelerin aç kalması, kişinin aç kalması ile aynı anlama gelmiyor. Bu nedenle kalori sınırlaması yüksek olan diyetlerden uzak durmak fayda sağlıyor. Aç bırakmayacak fakat formda da kalınabilecek sağlıklı yöntemler mevcut. Akdeniz Diyeti bunların başında geliyor.

Mantar kas kültesini artırır

Kalori kısıtlamalarının yüksek olduğu diyetler sürdürülebilir değil, süreç terk edildiğinde kısa sürede verilen kilolar geri dönüyor. Bu doğrultuda insanların kendi bedenlerini tanımalarını sağlamak lazım. Kas kütlesini artırmak isteyenlerin mantar yemesi gerektiği gibi Tip 2 Diyabet’i olanlar öncelikle fazla kilolarını vermeli. Yani doğru sonuç için doğru beslenme programı şart.

Salata ve sebze çorbası

Yemek masasına aç oturanlar, masada bulunan her şeyi yiyecekmiş ve doymayacakmış gibi hissediyor. Ancak bu doğru değil. Yemek yemeye masada bulunan yüksek kalorili gıdalarla başlamak yerine daha hafif gıdaları tercih etmek, ağır gıdaları daha az tüketmeyi sağlıyor. Bu nedenle öğüne salata veya sebze çorbasıyla başlanabilir.

Bağışıklık için kırmızı pancar

Yeteri kadar uyumamak kilo alımına davetiye çıkarırken bağışıklık sistemini de düşürüyor. İyi bir uyku ayrıca mevsimsel grip, soğuk algınlığı ve koronavirüs benzeri hastalıklara karşı da önemli. Bağışıklık sistemi böylece güçleniyor. Takviye olarak da kırmızı pancar tüketmek veya suyunu içmek, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı oluyor.

Bir bardak nar suyu içerseniz!..

0
Bir bardak nar suyu içerseniz!..

Bir bardak nar suyu içerseniz!.. Nar, C, E, K vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, potasyum, magnezyum ve minerallerle bağışıklık sistemini de güçlendiriyor.

Bir bardak nar suyu içerseniz!.. Sonbahar ve kış mevsiminin en sevilen meyvelerinden biri olan nar, lezzetinin yanı sıra antioksidan içeriği oldukça yüksek bir meyve olması dolayısıyla oldukça fazla tüketilmektedir. Sindirim sorunu yaşıyorsanız narın suyunu değil, posasıyla birlikte tanelerini tüketmeniz daha iyi olacaktır. Ayrıca, lifin sindirim sisteminde yaşanan kabızlık gibi sorunlarda etkili olması sayesinde, düzenli lif tüketen kişilerde kilo kontrolü de kolaylaşıyor.

Nar içeriğindeki zengin C, E, K vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, potasyum, magnezyum ve minerallerle bağışıklık sistemini destekleyerek hastalıklara karşı korunmamızda önemli bir rol üstleniyor.

Kanser türlerini durdurmada etkin rol

Antioksidan içeriği oldukça yüksek bir meyve olan nar vücuttaki biyolojik maddeleri oksidatif hasardan, bir başka deyişle metabolizmanın normal süreçleri esnasında oluşabilen veya çevreden gelen hücrelere zarar verebilen kararsız elektronlardan koruyarak birçok kanser türünün gelişme riskini düşürebiliyor.

Kolestrol düzeyini düşürüyor

Nar suyunun vücutta kötü huylu LDL kolesterol düzeyini düşürebileceğine dair araştırmalar da mevcut. C vitamini eksikliğinde diş eti problemleri yaşanma riski yüksek oluyor. C vitamini bu dokuda yer alan bağların oluşumu için gerekli ve yeterli C vitamini tüketimi diş eti dokusunun sağlıklı kalmasına yardımcı oluyor. Nar da içerdiği C vitamini ile diş etlerinin güçlenmesine yardımcı oluyor.

Narın kabuğu da taneleri kadar faydalı. Dolayısıyla kabuğunu çay şeklinde demleyerek tüketebilirsiniz… Ancak nar kabuğunu doktorunuza danışarak, çayını da dengeli miktarda kullanmaya özen gösterilmeli…

 

ÖNERİLEN TARİFLER

Narlı roka salatası 

Hazırlanışı: 2 demet rokayı iyice yıkayın, ardından elinizle küçük küçük koparıp bir kaseye koyun. Üzerine 2-3 yemek kaşığı lor ve 2 yemek kaşığı nar tanesi, az tuz, limon ve zeytinyağı ekleyerek servis edin.

Narlı yeşil mercimek salatası 

Hazırlanışı: 1 kase yeşil mercimeği çok ezilmemesine özen göstererek haşlayın. Haşlanmış mercimeğin içine dere otu, maydanoz ve 1 çay bardağı nar tanesini ekledikten sonra tüm malzemeleri iyice karıştırın. Az nar ekşisi, az tuz, limon ve zeytinyağı ilave ederek salatanızı tamamlayın.

Taneleri kadar suyu ve kabuğu da faydalı!..

0
Taneleri kadar suyu ve kabuğu da faydalı!..

Taneleri kadar suyu ve kabuğu da faydalı!.. Sonbahar ve kış mevsiminin en sevilen meyvelerinden biri olan nar, pazar ve market tezgahlarını renklendiriyor.

Taneleri kadar suyu ve kabuğu da faydalı!.. Narı özel kılan, lezzetinin yanı sıra antioksidan içeriği oldukça yüksek bir meyve olması. Bu özelliğini içeriğinde bulunan ve kırmızı rengi veren polifenoller sağlıyor. Ayrıca lif, protein, C vitamini, K vitamini, folat ve potasyumdan da zengin olması sayesinde sağlığımıza çok önemli katkılarda bulunuyor. Peki taneleri kadar suyu ve kabuğu da adeta şifa deposu olan nar hangi sorunlarda etkili oluyor?

Bir bardak nar suyu tüketirseniz… 

Narın 7 önemli faydası şöyle sıralanır… Nar C vitamininden oldukça zengin bir meyve. Bir su bardağı kadar nar, günlük C vitamini gereksiniminin yarısını karşılayabiliyor. Uzmanlar, “Diyabetin yanı sıra karaciğer yağlanması ve yüksek trigliserid gibi durumlarda fazla meyve şekeri alınmaması gerektiği için nar suyu yerine, daha az miktarda meyve şekeri içerecek şekilde narın kendisini tüketmek daha uygun olacaktır” diye açıklama yapıyor.

Sindirim sistemini düzenliyor

Besinlerin sindirilemeyen kısımlarına lif ya da posa adı veriliyor. Lif, sindirim sisteminden geçerken suyu emerek dışkı yapımını kolaylaştırıyor ve bu sayede kabızlık probleminin önüne geçiyor. Sindirim problemi yaşıyorsanız narın suyunu değil, posasıyla birlikte tanelerini tüketmek çok daha doğru olacaktır.

Kilo kontrolünü kolaylaştırıyor 

Lifin sindirim sisteminde yaşanan kabızlık gibi sorunlarda etkili olması sayesinde, düzenli lif tüketen kişilerde kilo kontrolü de kolaylaşıyor.

Bağışıklık sistemini güçlendiriyor

Nar içeriğindeki zengin C, E, K vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, potasyum, magnezyum ve minerallerle bağışıklık sistemini destekleyerek hastalıklara karşı korunmamızda önemli bir rol üstleniyor.

Cildimiz için önemli 

Her gün yeteri miktarda C vitamini almak cilt sağlığı için de büyük öneme sahip. Nar içerdiği C vitamini ile ciltte kolajen sentezini uyarabiliyor; bu sayede cilde elastikiyet kazandırıp kırışık oluşumunun gecikmesini ve cildin canlı bir görünüme sahip olmasını sağlayabiliyor.

Damar hastalıklarından koruyabiliyor

Nar kabuğu ekstraktının damar sertliğine neden olan iltihaplanmayı ve damar sertliğine yol açan plakların oluşmasını önleyebileceğine ve bu sayede kalp damar sağlığını koruyabileceğine dair çalışmalar mevcut. 

Diş etlerini koruyor

C vitamini eksikliğinde diş eti problemleri yaşanma riski yüksek oluyor. C vitamini bu dokuda yer alan bağların oluşumu için gerekli ve yeterli C vitamini tüketimi diş eti dokusunun sağlıklı kalmasına yardımcı oluyor. Nar da içerdiği C vitamini ile diş etlerinin güçlenmesine yardımcı oluyor.

Anadolu mutfağının vazgeçilmezi köfte

0

Anadolu mutfağının vazgeçilmezi köfte… Anadolu mutfağının geleneksel ve doyurucu lezzetlerinden biri olan köfte, sofralarımızın vazgeçilmezi olarak yer alıyor.

Anadolu mutfağının vazgeçilmezi köfte… Farklı tat ve ölçülerde, protein çeşitliliği gösteren köfte sunumları, yoğun bir iş gününden sonra ya da okuldan eve dönüldüğünde pratik ve hızlı bir şekilde hazırlanabiliyor. Şimdi sizlere herkesin kolaylıkla hazırlayabileceği 3 yemek tarifini paylaşmak istiyoruz.

Yoğun iş hayatı temposunda ne yiyeceklerine karar veremeyenler, okuldan döndüğünde karnını hızlıca doyurmak isteyenler ya da etten vazgeçemeyenler için hazırlanan köfte çeşitleri, Anadolu mutfağının geleneksel ve doyurucu lezzetleri arasında… Hepimizin bu köfte paketlerini kolaylıkla yapabileceği tarifleri vermek istiyoruz.

 Köfte çeşitleri ve lezzetli sofralar

1. Tekirdağ Köfte

 Malzemeler:

  • 1 paket Tekirdağ Köfte
  • 2-3 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1 çay kaşığı tuz ve karabiber
  • 2-3 yumurta
  • 2-3 patlıcan
  • Karamelize soğan
  • Kaşar peyniri
  • Füme et
  • Galeta unu

Yapılışı:

Yarım yemek kaşığı sıvı yağı tavaya dökün. Tava ısınınca Tekirdağ Köfte’leri arkalı önlü 4-5 dakika kızartın. Kızaran köfteleri bir tabağa alın. 1 çay kaşığı tuz ve karabiberi yumurta ile bir kabın içinde karıştırın. Patlıcanları uzunlamasına ince olacak şekilde kesip kızartın. Kızaran patlıcanları kesme tahtasına 3 tanesi yan yana gelecek şekilde yerleştirin. 1 adet Tekirdağ Köfte’yi patlıcanların alt kısmına koyun. Sırasıyla karamelize soğan, kaşar ve füme eti de Tekirdağ köftenin üstüne yerleştirin.

Bu işlemin ardından patlıcan dış kısımda kalacak şekilde rulo halinde köfteleri dikkatlice sarın. Ardından sardığınız ruloyu önceden hazırladığınız yumurtalı harca daha sonra da her yerini kaplayacak şekilde galeta ununa bulayın. Rulolarınızı kızgın yağda altın rengini alacak şekilde kızartın. Servis yaparken ruloları ikiye bölüp tabağınızda servis edin.

2. Kuru Köfte

Malzemeler:

  • 1 paket Kuru Köfte
  • 1 paket küçük boy lavaş
  • Avokado sos
  • Mor lahana
  • Çedar peyniri

Yapılışı:

Küçük boy lavaşları, fırın teline dizin. 180 derecede kızarana kadar pişirin. Döküm tavada Kuru Köfte’leri az yağlı şekilde her iki tarafı da 2 dakika boyunca pişirin. Ardından bir tabağa alın. Kızaran lavaşların içine önce avokado sos, mor lahana, çedar peyniri ve son olarak Kuru Köfte’leri yerleştirin.

3. Ev Usulü Izgara Köfte

Malzemeler:

  • 1 paket Izgara Köfte
  • 1 paket milföy hamuru
  • 1 küçük boy konserve garnitür
  • 1 kase kaşar peyniri

Beşamel Sos İçin:

  • 3 yemek kaşığı un
  • 3 yemek kaşığı tereyağı
  • 2,5 su bardağı süt
  • 1 kase kaşar peyniri
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı karabiber

Yapılışı:

Izgara Köfteleri 1’er dakika arkalı önlü pişirin. (Fırında da pişeceği için çok pişirmeyin). Beşamel sos için tereyağında unu kavurun, süt, tuz, karabiber ve kaşarı da ekleyerek sosu elde edin. Borcamın tabanını milföy hamurlarının yarısıyla kaplayın. Süzülmüş garnitürü ilave edin, üstüne rendelenmiş kaşar peynirini yayın. Köfteleri de dizdikten sonra beşamel sosu üzerine yayın. Borcamın üzerini kalan milföy hamuruyla kaplayın. 180 derecede 15-20 dakika pişirin ve servis edin.

Beyin sağlığınızı koruyan besini tüketin

0

Beyin sağlığınızı koruyan besini tüketin. Sağlıklı yaşamın ve sağlıklı yaşlanmasının önemli bir parçasını oluşturan beyin sağlığı, faydalı besinler tüketerek gerçekleştirilen doğru beslenmeyle desteklenebiliyor.

Beyin sağlığınızı koruyan besini tüketin. Sabri Ülker Vakfı’nın referans gösterdiği önemli araştırmalar beyin sağlığını koruyan 5 önemli besin grubunu şöyle açıklıyor: Yeşil yapraklı sebzeler, yağlı balıklar, orman meyveleri, çay, kahve ve çikolata, sert kabuklu kuruyemişler.

Yeşil yapraklı sebzeler

Lahana, ıspanak, karalahana ve brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler, K vitamini, lutein, folat ve beta karotenden zengin besinler beyin sağlığı açısından faydalıdır. Araştırmalar bu bitki bazlı besinlerin bilişsel yavaşlamanın önüne geçilmesinde destek olabileceğini gösteriyor.

Yağlı balıklar

Alzheimer hastalığı olan kişilerin beyinlerinde bir tür protein yapı olan beta-amiloid, anormal miktarlarda birikir. Yağlı balıklar, sağlığa faydalı doymamış yağlar olan omega-3 yağ asitlerinin iyi kaynaklarıdır. Omega-3 yağ asitleri, kandaki beta-amiloid seviyelerinin düşmesini sağlayarak, böylece beyin sağlığını destekler.

Orman meyveleri

Flavonoidler, meyvelere parlak renklerini veren doğal bitki pigmentleridir. Araştırmalar hafızayı geliştirmeye yardımcı olduğunu ortaya koymaktadır. Güçlü bir hafıza için flavonoidlerden zengin çilek, ahududu, yaban mersini ve böğürtlen gibi meyveler tüketilmelidir.

Çay, kahve ve çikolata 

Sabahları birçoğumuzun kısa süreli konsantrasyon etkisinden faydalandığı çay ve kahvenin hafıza üzerinde de olumlu etkileri bulunuyor. Yakın tarihli bir araştırmada, kafein gibi bazı metilksantinlerin tüketimi yüksek olan katılımcıların bilişsel değerlendirme testlerinde daha iyi puan aldığı görülüyor. Çikolatada bulunan kakao ve kakao yağının da bilişsel gelişim ve hatırlamaya yardımcı olduğu biliniyor.

Sert kabuklu kuruyemişler

Ceviz, fındık ve badem başta olmak üzere yapılan çalışmalara göre, sert kabuklu kuruyemişler mükemmel bir bitkisel protein ve sağlıklı yağ kaynağı olmalarının yanı sıra mineraller açısından da oldukça zengin besinler olup, hafızayı da olumlu etkiliyor.

Beyin nedir?
Beyin (Eski Türkçe’de meñi, Orta Türkçe’de mengi ya da meyin) sinir sisteminin merkezi olarak hizmet eden bir organıdır. Bütün omurgalı hayvanlar ve çoğu omurgasız hayvan -bazı süngerler, knidliler, tulumlular ve derisi dikenliler gibi omurgasızlar hariç- beyne sahiptir.

Kaynak: 

Nişastalı tavuk göğsü!..

0
Nişastalı tavuk göğsü!..

Nişastalı tavuk göğsü!.. Gastrit, doğru beslenmeyle düzene konabileceği gibi yaşanan sıkıntıları da özel olarak hazırlanacak bitki çayları ve sütlü tatlılarla azaltabiliriz. 

Nişastalı tavuk göğsü!.. Sütlü tatlı, meyve kompostosu dışındaki diğer tatlılar gastrit rahatsızlığı olan bireyler için tercih edilmemelidir. Peki, gastrit olanlar hangi tatlı ve yiyecekleri yiyebilir? Gastrit, doğru beslenmeyle düzene konabileceği gibi yaşanan sıkıntıları da özel olarak hazırlanacak bitki çayları ve sütlü tatlılarla azaltabiliriz. 

Gastrit, mide mukozasında oluşan iltihaplanmadır. İki türü bulunan gastritin; biri ani başlangıçlı olan akut gastrit, diğeri ise kronik gastrit olarak görülmektedir. Sizlere aşağıdaki gibi öneriler verebileceğimiz gibi bireysel özellik ve beslenme alışkanlıklarına göre de rahatsızlık vermediği durumda günlük diyetinize eklenebilir.

Gastrit için beslenme önerileri

  • Yemeklerinizi az az ve sık sık tüketmeye özen gösteriniz.
  • Yemekleri çok sıcak veya çok soğuk yemeyiniz.
  • Yemekleri yavaş yiyiniz ve çok iyi çiğneyiniz.
  • Turp, salça, sirke, ketçap, hardal, zeytin, kuruyemişler, kurutulmuş meyveler tüketmeyiniz.
  • Yemeklerdeki tüm besinler çiğden koyup, kavurmadan pişiriniz.

Tüketilmesi önerilmeyen yiyecek ve içecekler:

  • Çay, kahve, kakao, hazır meyve suları, kolalı içecekler, limonata
  • Yağda yapılmış yumurta, beyaz peynir, kaşar peyniri, dil peyniri ve gravyer peynir dışında kalan diğer peynirler
  • Sıcak ve kepekli, esmer ekmekler
  • Yağda kızartılmış, kavrulmuş etler, sucuk, pastırma gibi şarküteri ürünleri
  • Yağda kızartılmış hamur işleri
  • Ekşi yoğurtlar
  • Ekşi kabuklu ve kumlu meyveler
  • Bütün kuru baklagiller, bulgur, yarma
  • Hazır çorbalar, et suyu ile yapılmış çorbalar, tarhana, domates çorbaları
  • Taze fasulye, bezelye, ıspanak, kabak, semizotu, pazı, ebegümeci, patates, havuç dışında kalan diğer sebzeler ve kızartmalar tercih edilmemelidir.
  • Sütlü tatlı, meyve kompostosu dışındaki diğer tatlılar, tahin, pekmez, tahin helvası, çikolata ve çikolatalı pastala

Sütlü tatlılardan, klasik tavuk göğsü tarifinin içerisine haşlanmış tavuklar didiklenerek hazırlık yapılır. Ayrıca yapımı biraz zaman alır ama lezzeti mükemmel olacaktır. Bu kadar vaktiniz yoksa yine de canınız tavuk göğsü yemek istiyorsa yalancı tavuk göğsü tarifi hazırlayabiliriz.

Kıvamı tutmaz diye bir endişeniz olmasın çünkü bu tarifte bize desteğe nişasta da geliyor. Unla beraber güzelce kavrulan nişasta, tavuk göğsüne şahane bir kıvam veriyor. Topaklanma olmuyor, yumuşacık pürüzsüz görüntüsüyle gözlere şenlik oluyor.

Kısaca nişastalı tavuk göğsü…

Üzerine dilerseniz tarçın, fındık, ceviz ilavesiyle de servis edebilirsiniz. Lezzetine lezzet katmak için limon ya da portakal kabuğu da ekleyebilirsiniz. Aşağıdaki ölçüler 6 kişilik hazırlayacağınız sütlü tatlı için verilmiştir.

  • 1 litre süt
  • 2,5 tepeleme yemek kaşığı nişasta
  • 3 yemek kaşığı un
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 2 paket vanilin
  • 4 yemek kaşığı tereyağı

Elma vücudun pH dengesini düzenler

0
Elma vücudun pH dengesini düzenler

Elma vücudun pH dengesini düzenler… Elma suyu karaciğerdeki toksinlerin temizlemesine katkı sağladığı için düzenli şekilde tüketilmesini tavsiye ediyoruz.

Elma vücudun pH dengesini düzenler… Elma suyu karaciğerdeki atık ve de toksinlerin temizlemesine, vücuttan kolay bir şekilde atılmasına yardımcı olan meyve haline gelmektedir. Bu özelliği ile düzenli bir şekilde elma suyu tüketimi vücudun pH dengesini düzenler, bütün vücut sağlığını destekler. Bu nedenle elma suyu tüketimi sık sık yapılmalıdır.

Elma sirkesinin faydaları

Elma sirkesi, kilo vermeyi hızlandırma, kolesterolü düşürme, enfeksiyon, kan şekeri kontrolü ve şeker hastalığının diğer belirtilerini yatıştırma gibi önemli yararlar sayılabilir. Elma sirkesi, çorba kaşığı başına sadece üç kalori içerir. İçinde çok fazla vitamin veya mineral yoktur.

Türkiye’nin meyve suyu ihracatı 2021 yılının Ocak-Eylül döneminde yüzde 20’lik artışla 223 milyon dolardan 268 milyon dolara yükseldi. Türk meyve suyu sektörünün ihracatından en büyük payı ise; 138,5 milyon dolarla elma suyu ihracatı aldı.

150 ülkeye ihraç edildi

Ege İhracatçı Birlikleri verilerine göre Türkiye, 2020 yılının 9 aylık döneminde 1 milyar 470 milyon dolarlık meyve sebze mamulleri ihracatı yaparken, meyve suyu meyve sebze mamulleri ihracatının lideri oldu.

Türkiye’de meyve suyu sektörünün büyük bir gelişim gösterdiğini, meyvelerin katma değere dönüşmesine katkı sağladığını dile getiren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, meyve suyu ihracatının son 5 yıldır sürekli artarak 2016 yılındaki 182 milyon dolar seviyesinden, 2020 yılı sonunda 323 milyon dolara geldiğini belirtti.

İhracat 400 milyon dolara koşuyor

Meyve suyu ihracatındaki artışın 2021 yılında da sürdüğüne işaret eden Uçak, “Türk meyve suyu sektörü 2021 yılının son çeyreğinde göstereceği performansla 2021 yılı sonunda 400 milyon dolar ihracat rakamına ulaşabilecek güçte. 2022 yılında 500 milyon dolarlık meyve suyu ihracatı gerçekleştirebiliriz” diye konuştu.

Türkiye’nin yıllık 4,3 milyon ton elma üretimiyle elma üretiminde dünyada ilk üç ülke arasında yer aldığının altını çizen Uçak sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’nin elma üretiminin katma değere dönüşmesi adına ihracatçılarımız yoğun çaba gösteriyorlar. 2021 yılının Ocak-Eylül döneminde; elma suyu ihracatımız yüzde 60’lık artışla 86 milyon dolardan 139 milyon dolara çıktı. Vişne, şeftali, kayısı suyu ihracatımız 103 milyon dolara ulaşırken, portakal suyu ihracatı 4 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Üzüm suyu, domates suyu, armut suyu, limon suyu, kiraz suyu, ananas suyu, greyfurt suyu ihraç edilen diğer meyve suları oldu.”

Meyve suyu ihracatında ABD zirvede

2021 yılında Türkiye’nin meyve suyu ihraç ettiği ülke sayısı 150’ye ulaşırken, Amerika Birleşik Devletleri 90 milyon dolarlık taleple zirvede yer aldı. Hollanda, Türkiye’den 30 milyon dolarlık meyve suyu isteğinde bulunurken, listenin üçüncü sırasında 12 milyon dolarlık meyve suyu talebiyle İtalya yer aldı.

 

Köfte-ayran ikilisine dikkat!..

0
Köfte-ayran ikilisine dikkat!..

Köfte-ayran ikilisine dikkat!.. Türk mutfağında bazı yemeklerin birlikte tüketilmesi yılların alışkanlığı.

Köfte-ayran ikilisine dikkat!.. Yemek planlamaları yaparken ilk olarak akla bu eşleşmeler geliyor. Örneğin; kurufasulye-pilav, köfte-ayran, karnıyarık-pilav gibi… Ama bazı gıdaları birlikte tüketirken dikkatli olmakta fayda var. Uzmanlar, “Bazı besin maddelerinin emilimi birlikte tüketildiği zaman birbirinden olumsuz etkilenebiliyor. Lezzetleri birlikte çok güzel olsa da sağlıklı beslenme önerileri açısından biraz değişiklikler veya eklemeler yapılmasına da ihtiyaç duyulabilir. Günümüz koşullarında daha da önemli hale gelen güçlü bağışıklık sistemi, sağlıklı beslenme ile yeterli vitamin- mineral almakla doğrudan alakalı olduğu için yediğimiz gıdaların içeriklerinin dengeli olması gereklidir” diyor. Ayrıca uzmanlar, ‘pilav üstü kuru’dan köfte-ayran ikilisine birlikte tüketildiğinde dikkat edilmesi gerekenleri anlattırken, önemli uyarılar ve önerilerde de bulundu.

Kuru fasulye/nohut-pilav ikilisi

Baklagiller grubundan olan kurufasulye, nohut gibi gıdalar oldukça besleyici bir içeriğe sahip olup bitkisel protein, kalsiyum, demir, çinko, manganez, bakır ve B grubu vitaminlerden oldukça zengindir. Her yaş grubunda mutlaka tüketilmesi önerilen çok sağlıklı bir gıda grubudur. Buna karşın içerdikleri bu vitaminlerin vücutta kullanımını artırmak için C vitamininden zengin salata / meyve gibi gıdalarla tüketilmesi önerilir. Kurufasulye ile birlikte pilav tüketilmesi bir alışkanlık halindedir. Pirincin glisemik indeksinin yüksek olması tüketilirken dikkatli olunmasını gerektirir. Özellikle diyabet hastalığı, insülin direnci gibi rahatsızlıkları olan kişilerin pirinç pilavı tüketmemesi, onun yerine bulgur pilavı tüketmesi önerilir. Aynı zamanda baklagillerde eksik olan metiyonin amino asiti nedeniyle kurufasulye ve nohut bulgur ile birlikte yenildiğinde kaliteli bir protein kaynağı haline gelir. Ayrıca kuru fasulye- pilav yanına yoğurt veya ayran eklenmesi şeker emilimini yavaşlatacaktır.

Köfte – ayran ikilisi

Et grubu yiyecekler hayvansal protein kaynağıdır. Aynı zamanda çok iyi bir demir ve B12 kaynağıdır. İçerdikleri demir anne sütünden sonra vücutta en yüksek emilim oranına sahiptir. Özellikle kadınlarda daha fazla görülen önemli bir sağlık sorunu olan anemi (kansızlık) yeterli miktarda demir içeren gıdaların tüketilmemesi veya yapılan beslenme yanlışları nedeniyle oluşur. Besinlerle aldığımız demirin emilimi birçok etken ile azalabilir. Kafeinli içecekler, süt ürünleri, kepek vb. demir emilimini azaltabilir. Bu nedenle özellikle ciddi kansızlık şikayeti olanlar et-köfte gibi demirden zengin gıdalarla birlikte süt-yoğurt tüketmemeye dikkat etmeli ve et yemeklerinin yanında mutlaka biber, domates, yeşil salata gibi C vitamininden zengin yiyecekleri tüketmelidir.

Süt ve pekmez / yumurta ikilisi

Süt kalsiyum içeriği çok yüksek, genellikle çocuklara kahvaltıda bol miktarda içirilen bir içecektir. Pekmez ve yumurta da kahvaltıda tüketilen, protein ve demirden zengin çok kıymetli besinlerdir. Sütte bulunan kalsiyum, pekmez ve yumurtanın içerdiği demirin emilimini yavaşlatır veya engeller. Bu engellemenin olmaması için yumurta ve pekmez içeren kahvaltılarda içecek olarak taze sıkılmış portakal suyu içilmesi daha iyi bir seçenektir. Süt ara öğünlerde veya akşam yatmadan önce içilirse daha faydalı olacaktır.

Yemek üstü kahve – çay

Yemeklerin hemen üstüne içmeyi sevdiğimiz geleneksel içeceklerimiz olan kahve, çay kafein açısından çok zengin içeceklerdir. Yenilen yemeklerden aldığımız demirin emilimi hemen yemek üstüne içilen çay, kahve nedeniyle çok azalır. Demirden zengin gıdaları fazla tüketmediğimiz de düşünülürse kansızlığı önlemek için bu alışkanlığımızdan vazgeçmemiz gereklidir. Özellikle kahvaltıda tüketilen demir kaynağı yumurta ile çay içilmemesi veya açık limonlu bir çay içilmesine, yanında portakal, kivi gibi C vitamininden zengin meyvelerin tüketilmesine dikkat edilmelidir.

Balık ile yoğurt 

Toplumumuzda genellikle balık ile birlikte yoğurt, süt gibi ürünler tüketildiğinde kişiyi zehirlediği düşüncesi yaygındır. Fakat bu doğru değildir. Balık çabuk bozulabilen bir gıda olduğu için iyi saklanması ve mümkünse taze olarak tüketilmesi gerekir. Balıkta oluşan herhangi bir bozulma varsa yoğurtla birlikte yenildiğinde sindirim sistemi bozukluklarına neden olabilir. Balıkta bulunan histamin adlı proteinin miktarı balık bayatladığı zaman artar. Yoğurtta da histamin bulunur, dolayısıyla bayatlamış bir balık ile yoğurt yenildiği zaman histamin artışı zehirlenme belirtilerine neden olur. Balığın ve yoğurdun taze olduğundan eminseniz rahatlıkla birlikte tüketebilirsiniz.

Ispanak ve yoğurt ikilisi

Kış-ilkbahar aylarının gözde sebzelerinden olan ıspanak C vitamini deposu olmasının yanında potasyum, kalsiyum, magnezyum, manganez, çinko, karoten ve lutein gibi oldukça zengin besin ögesi içeriğine sahiptir. Kalorisi düşük, antioksidan içeriği ise yüksek olduğundan  birçok hastalığa iyi gelmektedir. K vitamini sayesinde kemik sağlığına, A vitamini içeriği ile gözlere, folik asit içeriği ile sinir sistemi gelişimine, kansızlığa ve daha pek çok hastalığa iyi gelmektedir. Ispanağın yoğurtla birlikte tüketilmesi besin içeriğinin daha da zenginleşmesi nedeniyle sakınca teşkil etmez. Yani yoğurdun ıspanağın içindeki demiri bağladığı inanışı doğru değildir.